Ege Üniversitesi Nükleer Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Sabriye Yuşan’ın yürütücülüğünü yaptığı “MOF Katkılı Amidoksim Fonksiyonlu Kompozit Membranlarla Seçimli Uranyum Gideriminin Deneysel İncelemesi ve Yapay Sinir Ağı Modellemesi” başlıklı proje, TÜBİTAK 1002-A Hızlı Destek Programı kapsamında desteklenmeye uygun bulundu. Proje ile nükleer enerji üretimi ve uranyum madenciliği gibi faaliyetler sonucu çevreye salınan zararlı bileşenlerin, özellikle su kaynaklarına karışmasının engellenmesi hedefleniyor.
Proje ekibini makamında ağırlayan Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, “Üniversitemiz, TÜBİTAK nezdindeki başarısını sürdürüyor. Alanlarında uzman akademisyenlerimizin projeleri, çeşitli çağrılar kapsamında desteklenmeye devam ediyor. Nükleer Bilimler Enstitüsü Müdürümüz Prof. Dr. Sabriye Yuşan’ın yürütücülüğünü yaptığı, Arş. Gör. Taha Furkan Gül’ün katkılarıyla geliştirilen bu proje, uranyum madenciliği neticesinde çevreye ve içme sularına karışması olası insan sağlığı açısından zararlı bileşenlerin sağlıklı bir şekilde bertaraf edilmesini sağlayacak. Hocamızı ve ekibini tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum” dedi.
“Hem ekosistem hem de halk sağlığı açısından tehlikeli”
Uranyum madenciliğinin ortaya çıkardığı risklerden bahseden Prof. Dr. Sabriye Yuşan, “Türkiye’de çeşitli bölgelerde; örneğin, Manisa-Salihli, Aydın-Koçarlı ve Sivas-Yıldızeli gibi sahalarda uranyum yatakları tespit edilmiş olup, bu alanlarda geçmişte uranyum arama ve madencilik faaliyetleri yürütülmüştür. Günümüzde ise Türkiye’nin nükleer enerji hedefleri doğrultusunda yerli uranyum kaynaklarının değerlendirilmesi, nükleer enerji üretiminin artması, nükleer yakıt çevrimleri ve uranyum madenciliği faaliyetlerinin yaygınlaşması sonucunda, çevreye özellikle uranil iyonları gibi radyonüklidlerin salınım riski önemli bir çevresel tehdit haline gelmektedir. Söz konusu riskler, yalnızca maden sahaları çevresindeki ekosistemleri değil, aynı zamanda içme suyu kaynakları ve tarımsal faaliyetleri de etkilemektedir. Uranyumun +6 oksidasyon basamağındaki çözünmüş formları, özellikle uranil iyonu doğal su kaynaklarında uzun süre kararlı kalabilmekte ve canlı organizmalar tarafından biyolojik mekanizma ile kolayca alınabilmektedir. Bu da yalnızca ekosistem sağlığı değil, aynı zamanda halk sağlığı açısından da toksikolojik ve potansiyel karsinojenik etkiler doğurmaktadır” dedi.
“Dayanıklı ve yüksek performanslı membranlar geliştirilecek”
Projenin detaylarını paylaşan Arş. Gör. Taha Furkan Gül ise, “Bu projenin temel amacı, nükleer enerji üretimi ve uranyum madenciliği gibi faaliyetler sonucu çevreye salınan uranil iyonlarının, sulu ortamlardan seçimli ve yüksek verimle uzaklaştırılmasını sağlayacak fonksiyonel kompozit membran sistemlerinin geliştirilmesidir. Bu doğrultuda, fonksiyonel gruplarla işlevselleştirilmiş bir polimer taşıyıcı olan amidoksimlenmiş poliakrilonitril ve yüksek yüzey alanına sahip ZIF-8 tipi metal-organik kafes yapıları birlikte kullanılarak, çevresel uygulamalar için uygun, dayanıklı ve yüksek performanslı membran sistemleri tasarlanacaktır. Bu proje, uranyum giderimine yönelik ZIF-8 katkılı kompozit membranları ilk kez çift stratejili sentezle karşılaştırmalı olarak sunmakta; deneysel verileri yapay sinir ağı ile modelleyerek hem bilimsel hem dijital anlamda özgün bir çözüm önermektedir” diye konuştu.
Yürütücülüğünü Prof. Dr. Sabriye Yuşan’ın yaptığı projede, EÜ Nükleer Bilimler Enstitüsü öğretim üyesi Prof. Dr. Şule Aytaş, Arş. Gör. Taha Furkan Gül araştırmacı olarak, EÜ Mühendislik Fakültesi Kimya Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Nalan Kabay ise danışman olarak yer alıyor.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
NEVŞEHİR
03 Kasım 2025GENEL
03 Kasım 2025GÜNCEL
03 Kasım 2025GENEL
03 Kasım 2025GENEL
03 Kasım 2025GENEL
03 Kasım 2025GENEL
03 Kasım 2025