“Ülkemizde Organ Bağışının 10 Kat Artması Gerekiyor”

Türkiye’de organ nakli bekleyen hasta sayısı her geçen gün artıyor. Yeterli sayıda organ bağışı olmadığı için nakiller kadavra yerine çoğunlukla canlı vericiden yapılıyor. Dünya standartlarındaki organ nakil merkezlerimiz ve Türk doktorların deneyimi sayesinde yabancı hastalar da organ nakli için ülkemize geliyor. Memorial Bahçelievler / Şişli Hastaneleri Organ Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. Kamil Yalçın Polat, “3-9 Kasım Organ Bağış Haftası” kapsamında organ naklindeki yeni gelişmeler hakkında önemli bilgi verdi.

Kadavra nakil sayısı çok az

Organ bağışı, ülkemizde henüz istenen seviyede değil. Türkiye’de her yıl yalnızca 300–400 kadavra donörden organ alınabilmektedir. Oysa Batılı ülkelerle aynı düzeye ulaşabilmek için bu sayının en az 10 kat artması, yani yılda 2.000–3.000 kadavra donöre ulaşılması gerekir. Bu durum, organ bekleyen binlerce hasta için büyük bir fark oluşturacaktır. Bu nedenle organ bağışını artırmak için devlet kurumlarının, sivil toplum kuruluşlarının ve medya organlarının ortak sosyal projelerde buluşması hayati önem taşımaktadır.

Türkiye Canlı Vericili Nakillerde Öncü

Avrupa ülkelerinde organ vericilerinin yaklaşık %80’i kadavra yapılırken, Türkiye’de bu oran tersine dönmüş durumda yani nakillerin %75’i canlı donörden, %25’i kadavradan yapılmaktadır. Bu tablo, toplumda organ bağışının halen yetersiz olduğunu göstermektedir. Ancak Türkiye, canlı vericili karaciğer nakillerinde dünya çapında başarılı sonuçlar elde etmektedir. Son yıllarda düzenlenen farkındalık kampanyaları sayesinde kadavra bağış oranında kısmi artış gözlense de, hastaların beyin ölümü tanısının konulduğu merkezlere ve halka büyük görev düşmektedir. Sağlık hizmetlerinin her aşamasında yüksek kalite ve şeffaflık toplumun sisteme olan güvenini artırmaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “organ nakli dinen caizdir” yönündeki açıklamasıyla birlikte dini çekinceler büyük ölçüde azalmıştır. Yine de bazı aileler sosyal baskı ya da yanlış önyargılar nedeniyle bağış kararını vermekte tereddüt etmektedir. Oysa organ bağışı, hayat kurtaran bir iyilik zinciridir.

Bağışlanan her organ, bir insana yaşam umudu olur

Son 10 yılda Memorial Sağlık Gurubu hastanelerinde 1656’sı yetişkin, 344’ü çocuk olmak üzere 2 bin karaciğer nakli gerçekleştirildi. Nakiller sayesinde 2,5 aylık bebekten 80 yaşındaki hastalara kadar 2 bin kişi sağlığına kavuşmuştur. 15 kilo üzerindeki hastalara rutin olarak böbrek nakli yapılmaktadır. Nakillerdeki bu barı başarı oranlarımız hem bizi hem de hastalarımızı çok sevindirmektedir;  

            •           Karaciğer nakillerinde %92

            •           Böbrek nakillerinde %98

Karaciğer Yetmezliğinde En Etkili Tedavi: Organ Nakli

Organ nakli ameliyatları arasında karaciğer ve böbrek nakilleri en sık yapılan operasyonlardandır. Karaciğer ve böbrekteki yetmezlik sorunlarında en kalıcı tedavi yolu da organ naklidir. Ülkemizde kronik karaciğer yetmezliğinin en yaygın nedenleri arasında Hepatit B, Hepatit C ve alkol yer alır. Hepatit B’li hastaların yaklaşık %15’inde ilerleyen dönemde tümör veya yetmezlik gelişebilir. Bu hastalarda karaciğer nakli, yaşam süresini ve kalitesini belirgin şekilde artırmaktadır. 

Karaciğer nakli yüksek teknik beceri ve güçlü bir yoğun bakım desteği gerektirir. Ameliyat sırasında gereksiz kan kullanımından kaçınılması, hastanın metabolik dengesini korur ve komplikasyon riskini azaltır. Merkezimizde ortalama kan kullanımı oldukça düşük seviyededir (yaklaşık 2,1 ünite/hasta). Bu yaklaşım, nakil sonrası iyileşme sürecini hızlandırır.

Böbrek nakli ile diyalize veda

Kronik böbrek yetmezliği, hastaların yaşamını ciddi şekilde kısıtlar. Diyalize bağımlı yaşam, hem fiziksel hem psikolojik olarak yıpratıcıdır. Başarılı bir böbrek nakli sonrası ise hastalar günlük yaşantılarına, işlerine ve sosyal hayatlarına geri dönebilir.

Nakil sonrası enfeksiyon riski hayati risk nedeni  

Nakil operasyonlarında iyi bir anestezi yönetimi ve yoğun bakım takibi başarıyı belirleyen en önemli faktörlerdir. Enfeksiyon riski nakil sonrası en büyük tehditlerden biridir. Bu nedenle enfeksiyon kontrol komitelerinin düzenli denetimi ve hasta takibi, uzun dönem başarı oranlarını artırır.

Organ nakli sonrası ilk bir yıl, hastalar için kritik öneme sahiptir. Düzenli kontroller ve doktor önerilerine tam uyum, yaşam kalitesini korur. Nakil geçiren birçok kişi işine, ailesine ve sosyal yaşamına kaldığı yerden devam eder. Organ nakli yapılan kadınlar, genellikle ikinci yıldan itibaren güvenle gebelik planlayabilir. Organ nakli yalnızca cerrahi bir işlem değildir; cerrahi, anestezi, yoğun bakım, enfeksiyon, psikoloji ve koordinasyon ekiplerinin birlikte çalıştığı multidisipliner bir süreçtir. Bir hastanede organ naklinin başarıyla yapılabilmesi, o kurumun genel hizmet kalitesinin de göstergesidir.

Yanlış inançlar bağışın önündeki en büyük engel

Toplumda organ bağışıyla ilgili bilgi eksikliği, önyargı ve yanlış inanışlar yaygındır. Oysa doğru bilgiyle hareket eden bireylerin sayısı arttıkça, bağış oranları da artacaktır. Medyanın bu konudaki olumlu haberleri, farkındalığı artırmada önemli bir rol oynamaktadır. Sağlık Bakanlığı’nın son yıllarda yaptığı çalışmalar olumlu sonuçlar verse de, kat edilmesi gereken daha uzun bir yol vardır.

Yaşamı paylaş, umudu çoğalt

Sağlık Bakanlığı’nın organ nakli merkezlerinde yürüttüğü denetimler ve kayıt sistemleri, kaliteyi artırmayı hedeflemektedir. Daha fazla hastaya ulaşmak ve bunu yüksek standartlarda yapmak, Türkiye’nin organ naklindeki en önemli hedefidir. Organ bağışı, bir insanın hayatını kurtarmanın en insani yoludur.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı

Benzer Videolar